5 yaşında bir kız çocuğunun ne olacağına karar vermesi ama nasıl olacağını henüz bilememesi ile başladı benim hikâyem. Yıllardan 1968’di o sıralar. En büyük idealim insanlara “dokunmak” tı ve onları içeriden dışarıya doğru “güzelleştirme” yolculuğum sonradan“altın yolum” diye tabir ettiğim şekli ile önce dışarıdan yani yüzeyden başladım “dokunmaya”. Cilt bakımı, makyaj, dokunma terapileri derken… İnsanın; ruhu, bedeni ve zihni ile bütünleştiğinde kendine özgü doğasının bilinci ile güzelleştiği fikrine vardım.
Aldığım eğitimlerin bazılarını aşağıda sıraladığımda görüleceği üzere en dış kabuktan en içe “insanın özüne” doğruydu benim yolculuğum ve tabii ki kendi “öz”üme …
Dokunmaya ve güzelleştirmeye devam etme niyetiyle Hamd olsun bu günlere geldim kendi “altın yolu” mu izleyerek…
ÖZE YOLCULUKTA REHBERİMİZ : NEFES
Nefesimiz iç öze doğru bir yolculuktur. Özümüzle buluştuğumuzda dünyevi hayatımızda daha iyi vakit geçiririz. Eve dönüş yolculuğumuzda edindiğimiz enerjimizi kullanmayı bilir ve yalnızlık alıştırması ile ruhla geçici birlik uygulaması yaparız.
Nefes çalışması ruh benliği çağırmak için aklın yolunun kullanılmasıdır. Aslında ihtiyaç duyulan tek şey orada yalnız kalabilmektir ve nefes yoluyla istasyonu parazitlerden temizleriz. Ruhla kaynaşmak her türlü yeteneğimizi ortaya koymak için istek duymamızı ve parlak ışıklar saçmamızı sağlar.
Bu kısa, hatta anlık ama bilerek oluşturulan birleşme, içsel hayatlarımızı yaşamamıza destek olur.
Nefes seansında bilinçdışı ile bilinçli akıl arasındaki zar önemli ölçüde incelir. Normalde bilince girmeleri engellenen duygular, anılar, duyumlar dirençle karşılaşmadan algı alanına geçer ve onları yeni bakış açılarıyla gözden geçirmemizi sağlar.
Planlı olarak yapılan gündelik yalnız kalma ve söyleşme alıştırması eve yakın olmaya izin verir. Kısa sürelerle ruhun yuvasına dalmak ve ruhu davet etmek dengeyi getirir. Bu bizi temelli ya da geçici olarak tamamen bir bütün olmaya, birlik içinde olmaya götürür. Yalnızlığın amacı hep bir olmaktır.
Tonlama yani şarkı dolayısıyla biz şarkıcı olduğumuzda yüce ruh ile dünyevi benlik arasında gidip geliriz. Sesin doğası ve tonu aracılığıyla yaratıcı eylemler gerçekleştirebiliriz. Suyun altında, yani evin içinde yol aldığımızda öğrendiğimiz şeyler, hayatımızı, kendimizi davul vuruşlarımızla, şarkılarla, kendi sözlerimizi dinlemeyle ve söylemeyle dolu buluruz. Yeni şiirler, yeni görme biçimleri, yeni davranış ve düşünce biçimleriyle dolarız.
O büyülü son işi yapmaya çalışmak yerine sadece yaşarız. Seçtiğimiz bir işe direnmek ya da onu korkuyla beklemek yerine, kolaylıkla bu işe doğru hareket ederiz, canlı, kavramlarla dolu ve daha sonra ne olduğunu görmeye meraklı bir şekilde,
Hayatı tanımak mükemmel !
Dualarında Ruh’un nefesi ile can bulmayı dileyenin eli boş çıkmaz.(alıntı)
Cansever Cansel Çeşit